Dünya, adı üzerinde bir ‘kriz yeri’. ‘Aşağı’ anlamındaki ‘dûn’ kökünden ödünç aldığı anlamıyla, ‘aşağı yer’ demeye geliyor. Yani ihtiyaçlarımızı karşılamaktan aşağıda bir yerde duruyor dünya. Bizi ihtiyaçsız, sorunsuz eyleyecek bir yer olmaya yetecek yükseklikte değil. Arzularımızın çok altında. İstediklerimizin yüceliği yanında çok alçak kalıyor. ‘Çöl’ gibi. Kıtlık yeri. Susuzluğumuzu gidermeye yetmiyor. Bizi doyurmayı vaad etmiyor. Kendisiyle fit olmaya değmiyor. Daha fazlasını, daha ötesini istemekten vazgeçiremiyor. Az geliyor.
Öyleyse, dünyada işlerin hâle yola konulduğu bir zaman aramak boşuna... Öyleyse, dünyada işlerin tıkırında gittiği bir yeri özlemek beyhude. ‘Küresel kriz’ elbette ki olacaktı, çünkü burası ‘dünya’. Çünkü burası ‘kriz küresi.’