Cosimo gelmişti, görmedim, ama soğukta çınarın tepesine tünemiş, ışık saçan pırıl pırıl pencerelerden göz alıcı biçimde süslenmiş odaları, dans eden perukalı konukları seyrettiğini sonradan öğrendim. Kafasından ne gibi düşünceler geçmişti acaba? Biraz olsun bizim yaşamımız gözünde tütüyor muydu? Bizim dünyamızdan onu ayıran o adımın ne kadar kısa olduğunu, dönüşün ne kadar kısa ve kolay olabileceğini hiç düşünüyor muydu? Orada ne düşünür, ne isterdi bilmiyorum. Bildiğim tek şey, kutlama süresince, son mum sönünceye, aydınlık tek bir pencere kalmayıncaya kadar, hatta daha sonra bile, oradan ayrılmadığı.