Tarihçi Hammer der ki:
“Onun bıraktığı devlette teşkilat ve esas temeller o kadar kuvvetliydi ki, Osmanlı, kısa bir müddet sonra dünyanın en büyük devleti oldu. Farz-ı muhâl onun devrindeki insanlara: «Bu gâzinin torunları, karşısına çıkan birçok güçlü devleti mağlûb ederek Avrupa’yı dize getirecek ve şu harita bölgelerine hâkim olacak!» deselerdi, bunları işiten herkes: «Bu bir hayaldir; boş bir masaldır!» derdi. Fakat o namdar Gâzi ile etrafı, bilhassa tasavvuf erbâbı ve ulemâ, buna cân u gönülden inanıyor ve bu büyük zuhûr için yorulup dinlenmeden gayret sarf ediyorlardı.”