Bir günün muhtelif saatlerinde, hatta dakikalarında dünyaya adım atan bütün bebekleri birden seyredebilsek; her gün gayb âleminden bu dünyaya bir “insan nehri”nin döküldüğünü rahatlıkla göreceğiz. Diğer hayvanları ve bitkileri de kendimize kıyas ettiğimizde, “koyun, kedi, kelebek, karınca” yahut “elma, muz, portakal, vişne” kelimeleri, bize ayrı birer akıştan haber verecekler. Ve bunların her birinin arkasında başka bir nehri seyretmemiz mümkün olacak.
Karanlığın ışığı takip etmesi gibi, bu milyonlarca hayat nehrinin her birini, bir ölüm nehrinin takip ettiğini de hayretle ve ibretle göreceğiz...
Sesler, renkler, suretler... Her biri ayrı bir nehir. Dünün konuşan insanları bugün kabir âlemindeler. Şimdi onların yerine başkaları konuşuyorlar. Bugün dinlediğimiz bülbül, bu âleme yeni misafir geldi. Dün onun yerinde bir başkası ötüyordu... Konuşanlar, ötenler, meleyenler, uluyanlar... durmadan değişiyorlar, ama bu sesler dünya yüzünden