tr
Alaaddin Başar

Yollar ve Yolcular

Notify me when the book’s added
To read this book, upload an EPUB or FB2 file to Bookmate. How do I upload a book?
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Âsilerin eline geçen devlet silâhlarına herhalde düşmanlık etmeyiz. Nasıl etsek de bu silâhları onların elinden kurtarsak diye düşünür, çareler ararız.
    Mahlûk olarak her insan güzel... Hepsinin organları mükemmel...Ama gel gör ki, bu organların bir kısmı, onları yaratanın rızasına aykırı şekilde kullanılıyor. Bu silâhları o âsilerden kurtarmanın iki yolu var:
    Birisi Azrail’in (a.s.) vazifesi: Ruhu kabz etmek... Bu takdirde, silâhlar toprağa gömülüyorlar.
    Diğeri Peygamber vazifesi: O ruhu ıslah ve o kalbi fethetmek. O zaman beden İslâm’a hâdim oluyor, organlar Allah namına çalışıyorlar.
    Her nedense, nefsimiz Azrail’den yana; Ona hevesleniyor.
    Onun vazifesi daha mı kolay dersiniz?..
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Şu var ki, anlamak başka, inanmak daha başkadır. İnanmak bir kalp meselesidir.
    Akıl, sonsuzu kavrayamaz ama, kalp sonsuza inanabilir ve sonsuzu sonsuz derecede sevebilir.
    Kalplerindeki sonsuzluk madenini işletemeyenler, akıllarına esir oldular ve bu esaret onları önce bedenlerine, sonra da maddeye ve tabiata köle yaptı.
    Her inkârın altından, yanmış bir aklın kokusu gelir. Aklın da yasak bölgeleri vardır; oralara girdi mi kavrulur. Nefis ise insanı bu tehlikeli sahalara iter durur.
    İnsan gözü, mikroplar âlemini de göremez, çok uzak yıldızları da... Aynı şekilde, insan aklının da ulaşamayacağı kadar yüksek ve derinliğine inemeyeceği kadar ince hakikatler vardır. Bunlar aklın sınırlarını aşarlar. Akıl, bu hakikatlerin ancak var olduklarını bilir; nasıl ve nice olduklarını anlamaya kalkıştı mı yanılmayı peşinen kabul etmiş demektir. Böyle bir akıl, anlama âleti olmaktan çıkar, itiraz makinesi olur.
    Adam, hayretle soruyor: “Nasıl oluyor da bu uçsuz bucaksız âlem, gayet kolaylıkla idare ediliyor? Kısa yoldan cevap veriyorsunuz: Sonsuz bir kudretle yaratıldığı ve mutlak bir iradenin hükmü altında olduğu için. Sonsuza göre, az çok farkı mı olur!?..
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Bir yandan da, sanki ümitsizlik içinde birbirleriyle şöyle söyleşiyorlar:
    “O, en mükemmel eser, en üstün mahiyet, en harika mektup. Ne var ki kendinden habersiz. Bu haliyle bizi ner
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Ayrı bir âleme doğru durmadan akan bu dünya hayatında, aklı bozulmamış her insana düşen büyük vazife: Kalbini bu akıp gidenlerden beriye çekip, değişmekten münezzeh olan Hakk’a bağlamak...
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Bugün falan şehrimizde metrekareye 40 kg. yağış düştü... Bu ne demektir? O gün, o şehirdeki yüz metrekarelik bir evin çatısına tam dört ton su inmiştir semadan... Buna diğer evleri, sokakları, derken şehrin tamamını eklediğimizde hayret verici bir rakamla karşı karşıya kalırız. Ve denizlerin karalara
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Bir günün muhtelif saatlerinde, hatta dakikalarında dünyaya adım atan bütün bebekleri birden seyredebilsek; her gün gayb âleminden bu dünyaya bir “insan nehri”nin döküldüğünü rahatlıkla göreceğiz. Diğer hayvanları ve bitkileri de kendimize kıyas ettiğimizde, “koyun, kedi, kelebek, karınca” yahut “elma, muz, portakal, vişne” kelimeleri, bize ayrı birer akıştan haber verecekler. Ve bunların her birinin arkasında başka bir nehri seyretmemiz mümkün olacak.
    Karanlığın ışığı takip etmesi gibi, bu milyonlarca hayat nehrinin her birini, bir ölüm nehrinin takip ettiğini de hayretle ve ibretle göreceğiz...
    Sesler, renkler, suretler... Her biri ayrı bir nehir. Dünün konuşan insanları bugün kabir âlemindeler. Şimdi onların yerine başkaları konuşuyorlar. Bugün dinlediğimiz bülbül, bu âleme yeni misafir geldi. Dün onun yerinde bir başkası ötüyordu... Konuşanlar, ötenler, meleyenler, uluyanlar... durmadan değişiyorlar, ama bu sesler dünya yüzünden
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Hayat ve ölüm nehirleri...
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Güneşin bütün ülkelerdeki doğuş saatlerini hayalimizde canlandırırsak, dünya yüzünde ışığın bir nehir gibi durmadan aktığını görürüz. Bu rakamların yanına bir de güneşin batış saatlerini koyduğumuzda, bu ışık nehrini bir başka nehrin durmadan takip ettiğini ve
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    Hz. Mevlana, şu dört mısra ile kendini bütün berraklığıyla ortaya koymuştur.
    “Yaşadığım müddetçe Kur’an’ın kuluyum ben.
    Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yolunun tozuyum ben.
    Sözlerimden, bundan başka bir söz nakleden olursa.
    O kimseden de, o sözden de bizarım ben.
    Gel gör ki, bugün Mevlanâ’yı yanlış anlayanlar ve Ondan gerçek insaniyet olan İslamiyet’i öğreneceklerine, kendi tutarsız hayallerine Mesnevîden destek arayanlar az değildir
  • Yüksel Özhas quoted3 years ago
    bir Peygamber kelâmı:
    “Sohbette insibağ vardır.”
    İnsibağ; yani boyanma...
    İnsan hangi sohbette fazlaca bulunur, kimlerle çokça arkadaşlık eder ve hangi eseri sürekli okursa onun tesirinde kalır. İstekleri o istikamette yönlenir. İnsanlığın kemâlini o noktada aramaya başlar. Değerlendirmelerinde onu esas alır.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)