Bu defterkitap size, sevgilinizin öz dilince, mahallesinde, evinde konuşulan; kalbinin ısındığı o ilk dilince “Seni Seviyorum” demeyi öğretiyor. Anadolu'nun tüm dillerinde “Seni Seviyorum”u ve sevgi sözlerini ilk kez bir arada söylüyor.
Kalbin ve barışın yolları bir, dilleri farklı. Dünyada tüm kilitli kapılara koşulsuz uyan tek bir anahtar var, o da aşk. Savaşla yönetilen dünyada birbirimizin üzerine kilit vurarak örttüğümüz bütün kapıları ancak aşkın kuralsızlığıyla açmak mümkün. Fakat kalplerimiz soğuk, kalplerimiz onca acıyla katılaşmış, dikenli tellerle örtülü… Öyleyse kalplerimiz nasıl yakınlaşacak birbirlerine, nasıl ısınacak? Bir kılavuz gerek ama nasıl?
Edebiyatımıza “hayat” taşımaya inat eden tarihçi yazar İsmail Keskin, Hediye-Evdoksia romanından sonra, bizlere şimdi de 'Aşk Sevda Süveyda — Anadilde Aşk Defteri'ni hediye ediyor. Yasaklanarak susturulmuş Anadolu dillerini ilk kez bir arada, aşkla ve âşıkça seni seviyorum diye haykırtmak, barış ve sevgiyle içlerimizi iyileştirip, şiddeti, kini ve nefreti dindirmek için. Bunca zamandır “korkulan” ve "öcü" diye korkutulan diller; ölümü, kavgayı, nefreti değil aşkı, sevgiyi ve barışı çağırıyorlar. Biri diğerini bastırıp susturmadan, tıpkı âşıkların hayatı paylaştığı gibi…
«Aşk Sevda Süveyda — Anadilde Aşk Defteri” aynı zamanda öncü bir çalışma. Türkiye'de konuşulan dil ve lehçeleri bu boyutta derleyen ilk konuşma kılavuzu çalışması. İki yüz küsur sayfada, bugün Anadolu'da anadil olarak konuşulan seksene yakın dil ve lehçeden derlenmiş yüzlerce sevda sözü, hemşeri forumlarından kahve köşelerine, evlerden misafirhanelere çetin bir araştırma süreci sonucu ortaya çıkabilmiş.
O yüzden «Bu topraklarda çatlağını arayan tüm bereketli yağmur tanelerine, güzel insanlara ithaf”la başlayan defterkitap, sevmeyi bilen tüm kalplere şöyle haykırıyor ilk sayfasında:
Yaşasın aşk, yaşasın sevgilime giden bütün sevgi sözleri! Türkçe, Rumca, Lazca, Kürtçe, Ermenice, Arnavutça, Pomakça, Çingenece, Makedonca, Boşnakça, Zazaca, Çerkezce, Tatarca, Lakça, Lezgice, Arapça, Abhazca, Teberce, Tabasaranca, Hemşince, Özbekçe, Farsça, Bulgarca… Anadolu'da konuşanı kalmış ve hatta kalmamış yetmiş üç dil ve lehçenin, elin uzandığı tüm şivelerinde ayrı ayrı… Kuralına, standardına, imla kılavuzuna göre değil, bir tek okunuşuna göre.
Çünkü kalp kural tanımaz. Kalp kendi toprağını bilir, bu toprakların 'hakiki' dilini tanır ve ısınır. Bin yol varsa da kalbe giden, en yakını elbet evinin yakınından geçer. O yüzden de kalp en çok 'mahallesi'nin dilinden duyduğu sevgi sözüne inanır.