Osman Bey’in harikulâde stratejik dehâsını kısaca belirtmek lâzımdır. Türk mâşerî dehâsının devlet kurma ve teşkilâtlandırmaktaki emsalsiz kabiliyetini temsil eden Osman Bey Kayıları, en sevkulceyşî, en hassas noktalara doğru itmiştir. Bizans’ı avlamak, ağla sarmak ve düşürmek için bir satranç tahtası önünde düşünür gibi en büyük dikkatle taşlarını oynamıştır. Bir kama şeklinde Bizans topraklarını birbirinden ayırmıştır. İznik ve Ulubad Göllerinin güney sahillerini ve Gemlik Körfezi’nin keza güney sahillerini tutmuştur. Porsuk’la Sakarya arasına yerleşmiş, Sakarya’nın denize döküldüğü mahalle tırmanmış, hemen hemen Karadeniz’e erişmiştir. Güneyinde Germiyanoğulları, batısında Karasıoğulları, doğusunda Candaroğulları, güneydoğusunda Ahi Cumhuriyeti, bütün kuzeyinde de baştan başa Bizans İmparatorluğu ile çevrilmişti. Bunlardan Karası Devleti’ni almak, Çanakkale’ye erişmek, İznik ile İzmit’i düşürmek, Boğaz’a çıkmak; Marmara’nın, Karadeniz’in ve Ege ile Akdeniz’in iki başını tutmak için şarttı. Osman Bey’in derinden açtığı yolu babasının dehâsını tevarüs eden Orhan Bey takip eylemiş ve bu işleri başarmıştır. Bu iş başarılınca da devlet kuşu, imparatorluk tacı, Osmanoğullarının başına konmuştur. Osmanlı Beyliği, Osman Gazi’nin vefatında, bir atom çekirdeğindeki kudret hâlinde patlamaya hazırdı. Hiçbir muasır devlet bu kudretin farkında olamadı. Bu farkında olamayış sonraki asırlarda yarım düzine imparatorluk ile düzinelerce krallığın hayatına mal olacaktır.
1281’de Ertuğrul Gazi’nin oğluna bıraktığı miras 4.800 km’den asla fazla değildi. Bu rakam üzerinde insan heyecanla titremekten kendini alamaz, o kadar mütevazı bir sayıdır. Bugünkü İstanbul vilâyeti toprakları (ki en küçük vilâyetlerimizdendir) bile bundan büyüktür. Bu topraklar, Bilecik’in Söğüt ve Bozüyük kazalarını, Kütahya’nın Domaniç kazasını yani en kuzeyindeki çıkıntıyı, Eskişehir’den Yarımca nahiyesini yani Porsuk ile Sakarya arasındaki kısmı, Eskişehir şehrini dışarı bırakıp şehrin varoşlarını yalayarak ihtiva ediyordu.
1324’te Osman Bey’in bıraktığı miras 16.000 km2 olmuştur. Stratejik fetihlerin hayati ehemmiyeti bir yana, bu rakamdaki dikkate değer nokta baba mirasının 43 yıl uğraşılarak üç-üç buçuk misline çıkarılmış olmasıdır. Orhan Bey’in ilk iki yılında da Osmanlı toprakları 19.000 km2 olmuştur (1326). Osman Bey’in mirası bugünkü Bilecik vilâyetini, Eskişehir merkez kazasını (şehir dâhil), Sakarya’nın Geyve, Akyazı, Hendek, Kütahya’nın Domaniç, Bursa’nın Mudanya, Yenişehir, İnegöl kazalarını içine alıyordu. 1324-1326 arasında bunlara Bursa merkez ve Orhaneli kazaları ilâve edilmiştir. 1321’de Mudanya’nın alınmasıyla hem Marmara’ya çıkılmış hem de Bursa, iskelesinden mahrum edilmek suretiyle düşmeye mahkûm bir hâle getirilmiştir. Bu suretle 1326’da Bursa’nın henüz fethedilmeyen yerleri olarak Kirmastı, Karacabey, İznik, Gemlik ve Orhangazi kazaları kalıyordu. İznik 1329’da, Gemlik ile Orhangazi 1334’te, Kirmastı (Mustafakemalpaşa) ile Karacabey 1342’de fethedildi ve bugünkü Bursa vilâyetinin fethi 1342’de yani Osman Gazi’den 18 sene sonra tamamlandı.
Osman Bey 1291’de Karacahisar’ı alıp Porsuk’a iyice güney sırtını dayamış, 1299’da Bilecik, Yarhisar ve İnegöl fethedilmiş, 1302’de Koyunhisar ve 1301’de Yenişehir alınarak Marmara’ya 15, İznik Gölü’ne 10 km yaklaşılmıştır. 1308’de Lefke (Osmaneli), Gölpazarı, Yenipazar, Geyve, Taraklı, Akyazı, az sonra Hendek alınmış, Sakarya’nın bütün doğu kıyıları ele geçirilmiştir. 1313’te İnegöl’ün az kuzeybatısındaki Akhisar alınarak İnegöl-Yenişehir yolu açılmış ve Kestel’e yaklaşılmıştır. 1321’de Mudanya fethedilerek Gemlik Körfezi güney kıyıları, Kestel dâhil Bursa’nın bütün varoşları Türklerin elindeydi. Orhan Gazi, 1325 Kasım’ında Atranos’u (Orhaneli), 6 Nisan 1326’da Bursa’yı aldı, 1329 Mayıs’ında İznik Gölü’nü Türk gölü yapan İznik şehrinin fethi mümkün oldu.