Son olarak, genelde unutulan bir şeyi hatırlamak gerekir: Yeniden canlanma yüzyılı olan XV. yüzyıl da ortaçağa aittir. Ortaçağın Amerika’nın keşfinden çok önce, örneğin matbaanın icadıyla veya daha da önce bittiği kararlaştırılabilir ve XV. yüzyıl ile -bazı ülkelerde söz konusu olduğu üzere-Giotto, Petrarca ve Boccaccio’nun XIV. yüzyılı bile Rönesans’a atfedilebilir (zaten son zamanlarda tarihyazımı Rönesans’ın Rafael’in ölümüyle, yani 1520 yılında bittiğini varsayar). Ancak bu durumda 1000 yılından sonra bir canlanma söz konusu olduğuna göre ortaçağın Şarlman’la bitmesi gerektiğine de karar verilebilir; yeter ki isimler konusunda fikir birliği olsun. Eğer ortaçağ, Skolastik sınıflandırmalar yoluyla kararlaştırılan bir dönemse Nicolaus Cusanus, Marsilius Ficinus ve Pico della Mirandola gibi filozoflar ortaçağa aittir ve çok titiz olmak gerekirse Ariosto, Rotterdamlı Erasmus, Leonardo, Rafael ve Luther de ortaçağda doğmuştur.
Ortaçağın hayata bakışı sadece iç karartıcı bir bakış değildi.
Ortaçağda romanesk kilise alınlıklarının Şeytanlarla ve cehennem işkenceleriyle dolup taştığı, bu çağın Ölümün Zaferi’ne dair imgeler açısından zengin