Tarihsel-toplumsal olgular, kendilerini karakterize eden karmaşık unsurlardan ve ilişkili oldukları etkenlerden soyutlanarak irdelenemez ve tanımlanamazlar. Ulus, her şeyden önce, tarihsel bir oluşumdur; insanın toplumsal yaşamının belli bir evresinde, kapitalizmin doğuşuyla birlikte, bir başka deyişle 'kapitalizmin şafağında' ortaya çıkan, gelişen ve 'olgunlaşan' bir “toplumsal kategori”dir. Feodal toplumun bağrında kapitalist üretim ilişkilerinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan burjuvazinin, pazarına egemen olma ve kendi siyasal iktidarı altında bir merkezi birlik oluşturma amacıyla feodal gericiliğe karşı giriştiği mücadele sürecinde, ulus-devlet gündeme gelmiş; kapitalist gelişmenin erken ya da daha geç oluşuna ve burjuva ulusal demokratik dönüşümlerin hızı, kapsamı ve biçimine bağlı olarak, burjuvazinin kendi pazarı üzerinde egemenliğini ve siyasal birliğini kurma mücadelesinde ulusçuluk bir burjuva ideolojisi olarak tarih sahnesine çıkmıştır.