Varlığını ihmal edip tüketim için yaşayan seküler birey sonunda yalnızlaşıyor. Varlığın anlamı, nereden gelip nereye gidildiği sorgulandıkça boşluk daha da büyüyor. Modern insanın açmazları arttıkça, bu boşluğu doldurmaya aday “iyilik maskeli” sahte mürşitler de "çözüm” pazarlamacılığına soyunabiliyor. Doğu mistisizminden kopya çeken, insanın egosunu, “ben”lik duygusunu okşayan, hatta işi «sen istersen olur, çünkü Tanrı sensin” demeye kadar götüren bu akım ve öğretiler silsilesi, manevi açılım arayan mutsuz bireylerin tuzağa düşmesini bekliyor.
İşte tasavvuf da burada devreye giriyor. Bütün bu «insan yapımı" sahteliklerin karşısına, tarih boyunca olduğu gibi bugün de tüm hakikiliğiyle dikilerek bizi "çağırıyor”. Tasavvuf, hayatı anlamlandırıyor, bize yardım etmek istiyor.
Hayykitap'tan genişletilmiş ve gözden geçirilmiş ikinci baskısı yayımlanan Tasavvuf Seni Çağırıyor bir «tasavvufa giriş" kitabı olarak da okunabilir. Kitap birçok temel soruya yanıt arıyor: Tasavvuf nedir? Tasavvufî yol ve manevî üstadın rolü nedir? Manevî eğitimin metotları nelerdir? Herkesin bir mürşidi olmak zorunda mıdır? Halvet, zühd, çile gibi kavramlar nasıl anlaşılmalıdır? Kendini bilmek ne demektir? Sûfîler aklı ve bilimi küçümser mi? Onlara göre «aşk” ne demektir? Düşünce tarihindeki varlık teorilerini de dikkate almak suretiyle vahdet-i vücûd nasıl izah edilebilir?
Farklı olarak kitap bu ve benzeri birçok soruyu “bir bilene” soruyor. Akademisyenlerden, tasavvufla ilgilenen ehil insanlardan ve tasavvuf vasıtasıyla İslam'a girmiş mühtedîlerden oluşan 21 gönül insanı da bu sorulara manevi ufku genişleten cevaplar veriyor.
Sonuç olarak tasavvuf düşüncesinin o güzelim çoğulcu yapısını yansıtan, Kur'an'ın ruhunu kavramamıza imkân veren, avlu sessizliğinde yapılmış ahenkli sohbetlerle baş başa kalıyorsunuz. Kim olursa olsun herkesi "çağıran”, herkese “gel” diyen bu samimi yolculuğun bir parçası oluyorsunuz… Tasavvufla tanışmak için bundan iyi fırsat olur mu?