Hat; De ki:''hak geldi;batıl yıkılıp gitti.Zaten batıl yıkılmaya mahkumdur.''(isra 17/81)
TAKRÎZ
Bizleri iman ile şereflendiren; kalplerin hayatı, ruhların gıdası ve
gönüllerin şifâsı Kur’ân-ı Kerîm’e muhatap kılan; rızâsı istikâmetinde
yaşanan fânî dünya günlerini, ebedî gufrân ve sonsuz ikramlarına vesîle
eyleyen Cenâb-ı Hakk’a nihâyetsiz hamd ü senâlar olsun!
Kalb-i pâkine inzâl edilen Kur’ân-ı Kerîm’i büyük fedakârlıklarla tebliğ
buyurarak biz ümmetini cehâlet ve gaflet karanlıklarından iki cihânın
saâdet ufuklarına çıkaran Fahr-i Âlem, Habîb-i Hüdâ, Hz. Muhammed
Mustafa (s.a.v.) Efendimiz’e sonsuz salât ü selâm olsun.
Şüphesiz ki Rabbimizin biz âciz kullarını muhatap almaya tenezzül buyurarak
yüce kelâmını lutfetmiş olması; mü’minler için nâiliyetlerin, mazhariyetlerin,
iltifatların, şeref ve izzetlerin en yücesi, en muhteşemi ve en
müstesnâsıdır…
Zira;
❃ Kur’ân-ı Kerîm; kullarını seven, rahmet ve mağfiretiyle esirgeyen, sayısız
nimetleriyle perverde kılan Yüce Rabbimizin, katından lutfettiği,
iki cihânın huzur ve saâdet haritasıdır.
❃ Bu yüce kitap, ilâhî imtihanlarla dolu hayat dershânesinin yegâne
ders kitabıdır.
❃ Bu yüce kitap, nefsânî ve şeytânî marazların kıskacında gaflet ve
cehâlet illetine müptelâ olmuş çâresizlerin şifâ reçetelerini veren ilâhî
hikmetler eczâhânesidir.
8 Takrîz
❃ Bu yüce kitap, insanoğluna ebedî kurtuluş ufuklarını göstermek üzere,
Rabbimizin en emîn ve azîz elçileriyle gönderip bir harfi bile tahrif
edilmemek üzere hıfz u emânına alarak muazzam bir şan ve şeref
bahşettiği, mûcizelerle dolu bir hidâyet ve istikâmet mektubudur.
Düşünmek îcâb eder ki, herhangi birimize resmî makamlardan bir mektup
gelse ve o mektup -faraza— mâlî bir konuyla alakalı olsa, onu tekrar tekrar
okur, anlayamadığımız veya ihmâl ettiğimiz hususlar var mı diye bir de mâlî
müşâvire veya muhâsebeciye danışırız. Gelen mektup şâyet hukûkî bir belge
ise daha da titiz inceler, bir hukuk müşâvirine danışır, işin aslını esâsını en
ince teferruatına kadar büyük bir ciddiyetle tedkik ederiz. Fânî dünya hayatımızda
bir sıkıntıya düşmemek için bu kadar ciddî bir alâka gösteririz.
Yine gurbet diyarında yaşayan çok sevdiğimiz bir büyüğümüzden gelen
mektupları, merak ve iştiyakla, hiç bekletmeden açıp okur, onu öper koklar,
yüzümüze-gözümüze sürer, ömürlük bir hâtıra kıymetinde görüp îtinâ ile
saklarız.