Bize bir masal anlat derdik eskiden büyüklerimize. Onlar da yüzlerine konmuş tebessümlerle yanıbaşımıza oturur ve bitip tükenmez masallar anlatırlardı. Hayatımızın en güzel, en heyecanlı ve hoş saatlerini geçirirdik. O masallardaki kahramanlarla birlikte, aynı olayları yaşar, aynı sevgi, korku ve ümitleri duyardık.
Masallar bize hep iyinin, güzelin ve doğrunun yolunu gösterirdi. İçindeki kahramanlar ormanlar kralı arslan, kurnaz tilki, saf eşek bile olsa sonuçta biz onlardan bir çok şey öğrenir; nerede, nasıl davranmamız gerektiğine dair ipuçları yakalardık. "İşte böyle" derdi masal anlatıcısı, «tamahkârlığın sonu budur, korkağın başına bunlar gelir, asıl cesaret doğru karar vermektir, güçlüler her zaman haklı olmazlar, iyilik asla unutulmaz, tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır…»