Biraz sonra ışığı söndürdü ve şimşekle yırtılan karanlıkta düşünceye daldı. Macondo'yu anımsadı. Albay Neerlandia'da verilen sözlerin yerine getirilmesini beklemişti. Uyku sersemliği içinde, sıcaktan bunalan erkeklerin, kadınların ve hayvanların, vagonların tepelerine kadar yığıldığı sarı, tozlu bir trenin geldiğini görür gibi oldu. Muz telaşıydı bu.
Yirmi dört saat içinde kasabanın çehresini değiştirmişlerdi. "Ben gidiyorum," demişti albay o zaman. "Muz kokusu içimi kemiriyor." Ve 27 Haziran 1906 Çarşamba günü saat 14.18'de, dönüş treniyle Macondo'dan ayrılmıştı. Neerlandia'da teslim olduktan sonra bir an bile huzur bulamadığını anlaması nerdeyse yarım yüzyılını almıştı.