Şirin Ebadi

İran Uyanıyor

Notify me when the book’s added
To read this book, upload an EPUB or FB2 file to Bookmate. How do I upload a book?
  • Rəvanə Mustafayevahas quoted4 years ago
    Gelecek aniden daha parlak görünmeye başladıysa, bunun sebebi ufkun birinci sayfaya çıkmasıydı.
  • Rəvanə Mustafayevahas quoted4 years ago
    Şah’a karşı yapılan devrim, eninde sonunda kendisini zulme karşı yapılan mücadele ile temellendirmişti; mustazaflar yani ezilenler adına yapılmış bir devrimdi. Halk ezilenlerin şimdi nasıl ezenlere dönüştüğünü görmeliydi.
  • Baha Karakuzuhas quoted5 years ago
    kadar zaman yoktu. Dosyalara
  • türKeRhas quoted7 years ago
    İran Devrimi ve savaşı, içinden çıkılamayacak şekilde iç içe geçmişti. Biri diğerini öyle süratle takip etti ki devrim kendi ideolojisini ve sembolizmini savaş sürerken oluşturdu. Birçok genç insana cepheye gönüllü olarak gitmesi için cennete giden kısa yol vaat edildi, İslam adına insan öldürülmesini meşrulaştıran bir şehitlik cemaati ortaya çıktı. Televizyon her gece kırmızı bandanalar takan ve cennetin anahtarlarını boyunlarında taşıyan genç gönüllülerin, Irak Savaşı’nın yapıldığı bölgeye gitmek için otobüse binerken ki görüntülerini yayınlıyordu. Bir çoğu çocuk yaşta olup, beraberlerinde küçük Kur’an’lar ve Ayetullah Humeyni ile ilk Şii imamı, İmam Ali’nin resimlerini taşıyorlardı. Bazısı kefen bezini almıştı yanına. Irak ordusu, sınırın büyük bölümüne mayınlar döşemişti ve İranlı kumandanlar bu genç gönüllüleri geriden gelen askerlerin savaş alanını temizlemek için uçaklarla yollayarak onları canlı mayın tarayıcı olarak kullanıyordu.
  • türKeRhas quoted7 years ago
    “Biliyorum,” diye cevap verdim. “ama yasalar aramızda sorunlara yol açıyor. Önceden eşittik, ama şimdi sen benden üsttesin ve ben buna katlanamıyorum. Gerçekten, gerçekten katlanamıyorum.”
  • türKeRhas quoted7 years ago
    Cevat’la evlendiğimiz gün, hayatımızı iki eşit birey olarak birleştirmiştik. Ama bu yasalar altında, o bir birey olarak kalırken ben bir mal hâline gelmiştim. Onun aklına estiğinde benden boşanmasına, gelecekteki çocuklarımızın vesayetini almasına, üç eş daha alması ve onları benimle aynı evde tutmasına izin veriyorlardı. Mantıksal olarak Cevat’ın içinde patlak vermeyi bekleyen gelecekteki çocuklarımızı çalacak ve evlenme heveslisi bir canavar gizlenmediğini bilmeme rağmen kendimi ezilmiş hissediyordum. Birkaç hafta içinde asık suratlı, savunmacı bir insana dönüşmüştüm, Cevat ile konuşmamız gerektiğine karar verdim.
  • türKeRhas quoted7 years ago
    .
    Hayatımın geri kalanı boyunca mücadele edeceğim acımasız yasalar, gazetenin sayfasından bana bakıyordu: Kadına biçilen değer, erkeğininkinin yarısı kadardı (örneğin, sokakta bir kadınla erkeğe araba çarpsa, kadının ailesine ödenecek tazminat, erkeğe ödenecek olanın yarısı kadardı), kadının mahkemede tanık olarak verdiği ifadenin bir erkeğin yarısı kadar hükmü vardı; bir kadın boşanmak için kocasının rızasını almalıydı. Görünen o ki; Ceza Kanunu’nu hazırlayanlar, kendilerine hukuki olarak yedinci yüzyılı esas almışlardı. Kısacası yasalar, zamanı İslam’ın yayıldığı ilk günlere yani zina yapan kadınların taşlanmasının, hırsızlık yapanlarının elinin kesilmesinin münasip görüldüğü o günlere, 14. yüzyıl öncesine döndürmüşlerdi.
  • türKeRhas quoted7 years ago
    Bunun yerine o, “Dönüşüyle İran’ı onurlandıran sevgili imam Hüseyni’ye saygı göstermek için saçınızı kapatsanız sizce de daha iyi olmaz mı?” dedi. Sarsılmıştım. Antika monarşiyi modern cumhuriyetle değiştiren büyük bir halk ayaklanmasının sonrasında işte burada, Adalet Bakanlığındaydık ve yeni adalet müfettişi saçtan bahsetmekteydi. Saç!
    “Hayatımda hiç başörtüsü takmadım,” dedim, “ve bunu şimdi yapmak ikiyüzlülük olacaktır. ”
    “O zaman ikiyüzlü olmayın ve onu inançla takın!” dedi düştüğüm ikilemi çözmüşçesine.
    “Bakın, üstünkörü konuşuyordunuz.” diye yanıtladım. “Başörtüsü takmaya zorlanmamalıyım ve eğer inanmıyorsam, onu zorla takmayacağım zaten.”
    “Durumun ne şekilde ilerlemekte olduğunu görmüyor musunuz?” diye sordu sesini yükselterek.
    “Evet ama olmadığım bir şeyde öyleymişim gibi davranmak istemiyorum.” dedim ve odayı terk ettim.
  • türKeRhas quoted7 years ago
    Şah rejimi bir avuç yargıcın nazik protesto mektubundan endişe duymaktan uzaktı. 1979’un Ocak ayında Başkan Jimmy Carter yeni yıl için Tahran’ı ziyarete geldi ve İran’ı “İstikrar Adası” olarak ilan etti. Şah’ın Carter şerefine şampanya içtiği karelerin akşam haberlerinde yayınlanmasıyla ilk kez çoğunluğu Müslüman olan bir ülke liderlerinin ulusal televizyonda alkol alışına tanık oldular. Çok geçmeden bir gazete Ayetullah Humeyni’ye saldıran agresif bir makale yayımladı. Sonraki gün, kutsal şehir Kum’da ilahiyat öğrencileri ayaklandı ve Ayetullah’ın yurda dönmesi lehine sloganlar atarak camiye yürüdüler. Polis kalabalığa ateş açtı ve çok sayıda insan öldürüldü.
  • türKeRhas quoted7 years ago
    bir aile olmadığından başörtüsü takmazmış. Kendini 1926’da İran hükümdarı olarak taçlandıran Rıza Şah’ın modernleşme açılımının bir parçası olarak hejabın (örtünme) yasakladığına tanıklık etmiş. Köy ve köylülerden oluşan devasa bir coğrafyayı bir gecede, demiryolları ve bir hukuk sistemi bulunan merkezi bir ulus hâline getirmek zorlu bir işti. Rıza Şah, bunun ülkesinin kadınlarının katılımı olmaksızın imkânsız olduğuna inanıyordu ve onları geleneksel esaretin sembolü başörtüsünü yasaklayarak özgürlüklerine kavuşturdu. Rıza Şah, kadın bedeni gibi bir alanı siyasi gündeme alan –laik modernleşme, din adamlarının etkisini azaltma– ilk İranlı yöneticiydi fakat sonuncusu olmadı.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)