.
Hayatımın geri kalanı boyunca mücadele edeceğim acımasız yasalar, gazetenin sayfasından bana bakıyordu: Kadına biçilen değer, erkeğininkinin yarısı kadardı (örneğin, sokakta bir kadınla erkeğe araba çarpsa, kadının ailesine ödenecek tazminat, erkeğe ödenecek olanın yarısı kadardı), kadının mahkemede tanık olarak verdiği ifadenin bir erkeğin yarısı kadar hükmü vardı; bir kadın boşanmak için kocasının rızasını almalıydı. Görünen o ki; Ceza Kanunu’nu hazırlayanlar, kendilerine hukuki olarak yedinci yüzyılı esas almışlardı. Kısacası yasalar, zamanı İslam’ın yayıldığı ilk günlere yani zina yapan kadınların taşlanmasının, hırsızlık yapanlarının elinin kesilmesinin münasip görüldüğü o günlere, 14. yüzyıl öncesine döndürmüşlerdi.