XX. yüzyıl kuşağı, Nietzsche'nin Tan Kızıllığı adlı kitabındaki vecizesini, bir beylik söz olarak yıpranana kadar yinelemişti: "Beni öldürmeyen her şey beni daha güçlü kılar." Bu bir aptallıktı. En azından herkesin kullandığı çağdaş anlamı içinde. Her gün yaşanan acı insanı dayanıklı hale getirmezdi. Yıpratırdı. Kırılganlaştırırdı. Zayıflatırdı. Freire bunun bedelini ödemişti. İnsan ruhu, dayanıklılığının sınanmasıyla tabaklanan bir deri değildi. Duyarlı, nazik, içli bir zardı. Bir şok anında yaralanır, örselenir ve bunun izlerini hep taşırdı. Bu durumda acı, hastalığa dönüşürdü. Kendi yaşam biçimiyle. Solumasıyla, iniş çıkışlarıyla. Her seferinde daha tehlikeli bir biçimde, hiçbir belirti vermeden depreşir, kendinden beslenirdi