Öğretmenimizin de önceden söylediği gibi karne, çalışmalarımızın karşılığını gösteren bir ayna idi. Çiftçiler gibi biz de ne ekmişsek onu biçecektik. Ben, bu düşünceyle bütün yıl boyunca derslerime düzenli olarak çalışmıştım. Herhalde sonuç, benim için çok iyi olacak, karnemi aldıktan sonra yerime sevinçle dönecektim. Bunu bilmeme rağmen yerimde duramıyordum. Dersin başından beri var olan heyecanım hiç azalmamış aksine çok artmıştı. Ben, bu duygular içindeyken öğretmenimiz benim adımı okudu:
-Ayhan Keskin!
-Buradayım öğretmenim, dedikten sonra ben de arkadaşlarım gibi heyecanla yerimden kalkıp öğretmenimizin yanına gittim. Öğretmenimiz, önce karnene sonra da yüzüme baktı.