«Geçen akşam bir ateşböceği gördüm. O, ışıklarını çakarak 'eşini' ararken onun kıvılcımlı ışığı benim geçmişimi aydınlattı. Ve çok şeyi farkına bile varmadan yitirdiğimizi düşündüm. Varlıklarına, var olduklarına özen göstermediğimiz birçok şey bizi terk edip gidiyor ama biz bazen terk edildiğimizi bile anlayamıyorduk. Sonra tek bir kıvılcım, eşini arayan bir ateşböceğinin parıltısı gibi bir işaret, kaybolanları bize hatırlatıyor ve içimizi hüzünlü bir özlemle yakıveriyordu. Tek bir ışık bile yetiyordu bazen buna.»
Mehmet Altan, yavaş yavaş unutulmakta olan pek çok güzelliğin arasında gezdiriyor okurunu. Şiirlerle besliyor anlattıklarını. Çehov'un, Balzac'ın satırlarında dolaştırıyor ya da Schumann'ın bestelerinde, New Orleans cazının buğulu notalarında. Az bildiğimiz konulara geniş pencereler açarken “Zaman nereye akar?” sorusu üzerine düşündürüyor.