Yaşlı bir kadın, kendisinden daha yaşlı olan eşine:
“Eskiden her yaş günümde bana pırlantalar getiriyordun” demiş. “Oysa birkaç senedir, sadece tek bir çiçekle yetiniyorsun. Üstelik de yabanî bir çiçekle… ”
İhtiyar adam, daha öncekiler gibi susmayı tercih etmiş. Gençlik yıllarındayken ‘Kır çiçeğim’ dediği eşini üzmemek için bükmüş boynunu, o an boynunu büken çiçek gibi.
Kadın tekrar söylemiş aynı şeyi:
“Tek bir çiçek verdin bana, üstelik yabanî bir kır çiçeği.”
Adam yine sustuğunda çiçek dayanamamış.
Son bir gayretle doğrulup:
“Belki değersizim ama eşin beni şu karşıki dağdan kopardı” demiş. “Yamaçları karla kaplanan dağdan. Bükülmüş beline rağmen senin için oraya tırmanması, pırlantalardan daha değerli değil mi?”
…
Kelimeler sadece ağızdan çıkarsa eğer, sadece kulaklara ulaşıp orada kalır. Ve kısa bir süre sonra da tamamen unutulur. Fakat kalpten dökülenler kalplere işler. Yıllar boyu saklanır o sevgi odacığında, en sevilen kişilere sevgiyle takdim edilmek üzere…
‘HAYATIN İÇİNDEN’ adlı sevgi hikâyelerini yıllardır okuyanlar, üstte yazdığımız satırları kalben onaylar. Eminiz ki okuyunca sizler de bize hak vereceksiniz.