Tüm darbeleri yaşadım…
Turgut Özal Dönemi'ndeki çok derin değişimlerin ardından 28 Şubat'ı ve 27 Nisan'ı da gördüm… Biz 28 Şubat'a, çok özgür yaşadığımız ve toplumsal tartışmaların bugünkünden çok daha ileri düzeyde olduğu Turgut Özal Dönemi'nden sonra geldik… Üstelik darbeler 28 Şubat'ta da son bulmadı… Ardından da 27 Nisan 2007 yılında, parlamentoyu feshederek erken seçime gidilmesine neden olan bir «e-muhtıra» yaşandı.
12 Eylülcülerin yargı önüne çıkacak olmasına, Balyoz, Ergenekon gibi çok olumlu gelişmelere, mevzuat değişmese de yaşanan daha sivil ve demokrat jestlere rağmen 28 Şubat gibi 27 Nisan'ın failleri de henüz yargı önüne çıkarılmadı.
28 Şubat'ın 15. yılında, «12 Eylül Rejimi'nden AB Standardında bir demokrasiye geçip geçmeyeceğimiz» hâlâ bir muammadır… Siyasetçiye, 12 Eylül rejimini berhava etmek yerine ele geçirmek daha cazip geliyor… Bu ise 28 Şubatların, 27 Nisanların yeniden yeniden yaşanmasına neden oluyor…
Elinizdeki «Cami Kışla Parantezinde Türkiye» kitabı, yaşanan tecrübeler ışığında bu açmazın geride bırakılması için atılan bir çığlığı bir kez daha atıyor… Umarım duyulur.