bookmate game
tr
İsmail Hakkı Bursevi

Ruhu'l Beyan – Cilt 21

Notify me when the book’s added
To read this book, upload an EPUB or FB2 file to Bookmate. How do I upload a book?
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sâhibi, ancak sensin.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    “Onlardan bir kısmı da: Ey Rabbimiz. Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik

    ver. Bizi cehennem azâbından koru! derler.” (el-Bakara, 2/201) Sübhan olan Allah’tan mutlak mânâda af ve âfiyet dileriz.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Yine bir gün bir sabi anasından süt emmekte iken, yanlarından ata binmiş gösterişli, üstü başı düzgün bir adam geçti. Çocuğu emziren kadın adama bakarak: “Allahım, benim oğlumu da bu adam gibi yap!” diye duâ etti. Çocuk emmeyi bırakıp o adama dönerek: “Allahım! Beni bu adam gibi yapma!” dedi. Sonra anasının memesine dönerek emmeğe devâm etti.

    Hadisin ravisi Ebû Hüreyre (r.a.) demiştir ki: Çocuğun emmesini anlatırken Rasûlullah (s.a.)’in şehâdet parmağını mübarek ağzına alıp emerek anlattığını görüyor gibiyim.

    O kadının önünden, bir câriyeyi döverek: “Sen zinâ ve hırsızlık ettin” sözleriyle hakaret edenler geçti. Câriye de: “Hasbiyallah ve ni’mel vekil/Allah bana kâfidir, O, ne güzel vekildir” diyordu. Çocuğun annesi: “Allahım, benim oğlumu bu câriye gibi rezil etme” dedi, Bunun üzerine çocuk emmesini bırakarak, dövülmekte olan câriyeye baktı ve: “Allahım, beni bu kadın gibi yap!” diye duâ etti. Bunun üzerine her ikisi karşılıklı konuşmağa başladılar.

    Ana çocuğuna: “Soylu ata binmiş giyimi güzel, yakışıklı adam geçti. Ben, “Allahım çocuğumu bu adama benzet” dedim. Sen ise: “Allahım, beni bu adama benzetme”

    demiştin. Sonra bu câriyeyi: “Sen zinâ ettin, çaldın” diye döverek yanımızdan geçirdiler. Ben Ya Rab! Çocuğumu buna benzetme dedim. Sen de: Ya Rab! Beni de bunun gibi yap”, dedin. Sebebini anlayamadım” deyince çocuk şöyle dedi: “O adam gaddar ve merhametsizin biri idi. Ya Rabbi beni böyle gaddar yapma dedim. Bu câriyeye gelince, halk ona sen zinâ ettin, çaldın, diyorlardı, oysa o zinâ etmemişti, çalmamıştı. Bundan dolayı: İlahî! Beni bunun gibi günahtan sâlim kıl, diye dilekte bulundum.”
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Bazı tefsir sâhipleri şöyle demişlerdir: Burada zikredilen insandan maksad, İsrailoğullarından Râhib Bersisâ’dır.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Zehretü’r-Riyad adlı eserde şöyle denilmiştir: Allah Teâlâ Bersisâ adlı bu râhibin, iki yüz yirmi yıl, göz açıp kapayıncaya kadar hiç isyan etmemek üzere ibâdet ettikten sonra îmânını değiştirdi. Altmış bine varan talebelerinden ondan aldıkları ilmin bereketiyle havada yürürlerdi. Melekleri hayrete düşürecek kadar ibâdet etti. Hayret eden meleklere “Niçin hayret ediyorsunuz? Ben sizin gerçekten bilmediklerinizi biliyorum. İlmimde, onun küfre düşüp cehenneme gireceği ve orada ebediyen kalacağına dâir bilgi vardır” buyurdu.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    İbn Abbas (r.a.) şöyle demiştir: İsrailoğullarının râhipleri, nereye giderlerse takvâ ve gizlilik içinde giderlerdi. Onların iyiler arasındaki bu durumlarına insanlar hırsla hasedlik ettiler. Onlara iftirâ ederek çirkin şeyler isnad ettiler. Derken Rahib Cüreyc olayı meydana geldi. Cenab-ı Hak onu bu iftirâdan aklayınca bundan sonra râhibler yayıldılar ve insanlar arasında açıldılar.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Mesnevî’de şöyle gelmiştir:

    Seni dostundan ayıran şeye kulak verme

    Zira bunda çok büyük zarar vardır.

    Bu sözde yüzde yüz kâr olsa bile kulak asma

    Ey fakir, altın için hazineyi bırakma

    Allah’ın tatlı sert sözler söyleyerek

    Defalarca Peygamberin ashabını itâb etmesine bak.

    Çünkü kıtlık senesinde davulu duyunca

    Cuma namazını hemencecik bırakıverdiler.

    Başkaları daha ucuza almasınlar

    O alışverişle bizim kârımızı elde etmesin, dediler.

    Peygamber, ibâdette sebat eden birkaç yoksulla

    Öylece namazda yalnız kalakaldı.

    Allah buyurdu: “Davul, eğlence ve ticaret

    Allah Rasûlü’nden sizi nasıl ayırdı?

    Şaşkın bir halde buğdaya koştunuz da

    Peygamber’i ayakta yalnız bıraktınız.

    Buğday için çürük tohum ektiniz de

    Hakk’ın elçisini terk ettiniz.

    Onun sohbeti oyundan da hayırlıdır maldan da

    Hele bir gör, kimi terk ettin, gözünü ovuştur da bak.

    Hırsınız şunu yakinen bilmenizi engelledi:

    “Rızık verici benim, rızık verenlerin hayırlısı benim.”

    Buğdaya kendi katından rızık veren

    Senin tevekkülünü hiç zâyi eder mi?

    Gökyüzünden buğday gönderenden

    Buğday uğruna ayrıldın ha!
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    İhyaü’l-ulûmi’d-din adlı eserinde şöyle demiştir: Cuma namazından sonra şu duânın yapılması müstehabdır: Ey gerçek mânâda ğanî, ey bütün varlıklarca övülmüş, ey yoktan var edip ortaya çıkaran, ey ölenleri dirilten, ey sonsuz rahmet sâhibi olan, ey muhabbeti yaratan ve son derece seven Allah’ım! Bana helâl rızık ihsan ederek harama, fazl u kereminle kendinden başkasına muhtaç etme! Bu duâya devam edeni Allah Teâlâ mahlûkatına muhtaç etmez ve hiç beklemediği yönden rızıklandırır, denilmiştir.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    Hâtim-i Esam eşine: “Ben yola çıkacağım, sana ne kadar erzak bırakayım?” diye sormuş. “Senin yola çıktığından itibaren ne kadar yaşayacağımı bildiğin miktarda azık bırak,” demiş. Hâtim. “Ne kadar yaşayacağımızı bilmiyoruz ki,” demiş. Bunun üzerine eşi: “Öyleyse hepsini bunları bilene bırak,” cevabını vermiş. Hâtim sefere çıktıktan sonra yola çıkıp kendisini nafakasız bıraktığından dolayı üzüldüklerini bildirmek ve kendisini tesellî etmek üzere kadınlar geldiklerinde, üzülmenize gerek yok, çünkü Hâtim rızık veren değil, Allah’ın verdiği rızkı yiyendir” dedi.
  • Abdulloh Ismoilovhas quoted2 years ago
    O, varlığı yoktan var eden bir ilah’tır

    Günah ve isyan sebebiyle rızık kapısını kimseye kapatmaz

    Rızkı ondan iste, zira ihsan eden O’dur

    Her bir kulun işini yerine getiren O’dur.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)